Ana Sayfa Arama
Ebru Bozcuk'tan Dikkat Çeken Yazı "Bir Yaz Gecesiydi..!"

Fenoreporter yazarı Ebru Bozcuk okuyucularıyla yeni yazısında buluştu. 

 

Fenoreporter yazarı Ebru Bozcuk okuyucularıyla yeni yazısında buluştu. 

 

BİR YAZ GECESİYDİ ve NEŞEMİZİN ÇALINDIĞI BİR ÜLKEDE YAŞAMAYA DEVAM EDİYORDUK... 

 

Dinmiş rüzgarların uğultusu içindeki geceye Ağustos böceklerinin sesi eşlik ediyor. Hevesle açan yaseminler, akşam sefaları ve fesleğenler birbirleriyle yarış edercesine baş döndürücü bir koku bırakıyor havaya.

 

Artemis'ten, Zeus'tan, Afrodit'ten, Pan'dan ilahi esintiler var gecenin koynunda.

 

Uzaktan geçen pancar motorlarının sesi, geceyi şefkatle sarıyor.

 

Her şey olduğu gibi, sakin, zamanın içinde akıyor.

 

Susmanın ve geceyi dinlemenin büyülü anlarındayım.

 

Ama sanmayın ki yalnızım. Neşemizin çalındığı bu ülkede delirmemek için bir şeyler yapmak lazım. 

 

Bu gece, balkondaki masamda çok önemli konuklarım var. Güzel bir sofra kurdum onlar için, çünkü konuşacak çok şey var...

 

Söze önce sözcüklerin sihirbazı Didem MADAK giriyor.

 

"Hayatımın üstünde imkansız kuşlar uçuyor. Ama yazgısını yaldızlı çokomel kağıtları gibi tırnaklarıyla düzeltemiyor insan". 

 

Turgut UYAR cevap veriyor. "İkimiz birden sevinebiliriz. Göğe bakalım" diyor.

 

Söze Orhan VELİ giriyor. "Deli eder insanı bu dünya, bu gece, bu yıldızlar, bu koku, bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç" 

 

Ne iyi geliyor bu sözler... Bir süre sessizce yıldızları seyrediyoruz.

 

Ayten MUTLU usulca "Erik ağacı gibi, kuşkusuz ve kaygısız yüreğimizi seriversek hayata" diyor.

 

Sonra söze Turgut UYAR giriyor yine. "Sizi bilmem ama ben bütün mümkünlerin kıyısındayım" diyor...

 

Cemal SÜREYA hüzünlü bir sesle sohbete dahil oluyor. "Dilsizdir benim acılarım, konuşmazlar kimseyle.Sadece benim canımı acıtırlar. Hem de hiç hak etmediğim halde".diyor.

 

Didem MADAK araya giriyor. "Güneşi özledim, sonra seni. Keşke gölgesine razı bir fesleğen olsaydım" diyor.

 

Cemal SÜREYA cevap veriyor. "Yanındaki seni mutlu ettiği sürece kalsın hayatında, zorlama kendini" diyor ve ekliyor.

 

"Kim istemez mutlu olmayı, ama mutsuzluğa da var mısın?"

 

Didem MADAK "Bugün kalbimi eski bir plak gibi öyle çok tersine çevirdim ki" diye sızlanıyor.

 

Cemal SÜREYA "Oyuncağın kırıldı diye üzülme çocuk. Büyüyünce kalbin paramparça olacak" diyor...

 

Söze Edip CANSEVER giriyor. "Bazen arkana bile bakmadan gitmek istersin. Öyle her şeyi bırakmana falan da gerek yok. Anıları bırakabilsen yeter. Ve mutluluk bir kibrit çöpü, artık ne kadar yanarsa..."

 

Didem MADAK yine giriyor söze "Dünyanın bütün sabahları için iki bilet al maviş anne. Aman umutsuz bir yer olmasın..."

 

Edip CANSEVER içkisinden bir yudum alıp "Acılar da acılaşıyor gittikçe sanki" diyor.

 

Özdemir ASAF "Kime sorsan evinde bir oda eksik" diyor...

 

Orhan VELİ çakırkeyif bir eda ile "Nedir bu geceyle gelen sam. Duyuyorum serzenişlerini. Karanlıkta ağzının yerini arıyor deli gibi hafızam" diyor.

 

Tomris UYAR şöyle mırıldanıyor. "Biri geliyor, hayatımıza bir makas atıyor, o yaşadığımız bölüm bütünün dışına düşüyor." 

 

Son noktayı Edip CANSEVER koyuyor.

 

"Adam masaya aklında olup bitenleri koydu.

Ne yapmak istiyordu hayatta, işte onu koydu

Kimi seviyordu, kimi sevmiyordu

Adam masaya onları da koydu

Uzandı masaya sonsuzu koydu

Uykusunu koydu,

uyanıklığını koydu

Tokluğunu, açlığını koydu

Masa da masaymış ha.

Bana mısın demedi bu kadar yüke

Bir iki sallandı durdu

Adam ha babam koyuyordu. "

 

Bu muhteşem sohbet sabaha kadar sürdü... Gecede PAN'ın sihiri vardı sanki.

Hanımeli, akşam sefası ve hevesle açan yaseminlerin kokusu geceye adamakıllı yayılmıştı...

Kelimeler masaya yığılmaya devam ediyordu ve masa bundan hiç şikayetçi değildi.

 

Ebru BOZCUK

Haziran 2025