Ana Sayfa Arama
Athena'nın Kanatları Altında: Assos'ta Bir Tapınak, Bir Tanrıça Ve Zamanın İzleri

Çanakkale'nin Ayvacık ilçesinde, denizden 235 metre yükseklikte boğaza karşı bir antik kent yükseliyor: Assos. 

 

BBC Türkçe'de yer alan habere göre; Batıda meşhur Truva, doğuda Edremit Körfezi ve Kaz Dağları, güneyde Midilli Adası'na uzanan bir manzara… 

 

Aşağı baktığınızda karşınıza yalnızca Ege'nin engin maviliği değil 2800 yıllık bir zaman katmanı çıkıyor. Assos hem felsefenin hem inancın hem de kültürel dönüşümün izlerini taşıyan, şehrin koruyucu tanrıçası Athena'nın kanatları altında şekillenmiş bir yer. 

 

Polisiye romanlarında tarih ve mitolojiyi harmanlayan Ahmet Ümit böyle anlatıyor kenti ve ekliyor: "Güneş aynı Güneş, deniz aynı deniz ve karşınızda Midilli, aynı ada… Athena'dan Meryem'e ve İslam'a… Assos, yalnızca bir arkeolojik kent değil, insanlığın zihinsel ve inanç tarihine de bir yolculuk.” 

 

Bugün Behramkale köyünde konumlanan Assos'taki ilk yerleşimciler kesin olarak bilinmemekle birlikte, şehir antik kaynaklara göre Midilli Adası'ndan gelen Methymnalılar tarafından MÖ 7. yüzyılda kurulmuştu. Yunan ve Pers imparatorlukları hakimiyeti altına girmiş, Büyük İskender'in ardından MÖ 4. yüzyılda Seleukos krallığı ve MÖ 190 yılında da Pergamon krallığına katılmıştı. MÖ 133'te Pergamon krallığıyla birlikte Roma hakimiyetine girmişti. Burası ayrıca, MS 1. yüzyılda Hristiyanlığın ilk azizlerinden Paulos tarafından ziyaret edilmiş ve Hristiyanlığın ilk yayıldığı yerlerden biri olmuştu. 

 

Athena Tapınağı: Korku, umut ve inanç 

 

Assos'un en çarpıcı yapısı kuşkusuz Athena Tapınağı. Anadolu'da inşa edilen ilk ve tek Dor düzenindeki tapınak burası. Yapımında bölgeden çıkarılan andezit taşı kullanılmıştı. 

 

Şehrin en yüksek noktasına konumlandırılmış, MÖ 6. yüzyılda Tanrıça Athena'ya adanmış bu tapınak, umut, inanç ve korkunun cisimleşmiş haliydi. Tapınağı ve Tanrıça Athena'nın mitolojik hikayesini BBC Türkçe'ye anlatan Ahmet Ümit, "Tapınaktan baktığınızda karşınızda Midilli Adası'nı görüyorsunuz. Yeryüzündeki en güzel manzaralardan biri bu. Denizin, adaların ve tarihin iç içe geçtiği bir panorama" diyor. Athena'nın Assos'ta koruyucu tanrıça olarak seçilmesi tesadüf değil. 

 

Antik şehirler tanrı ya da tanrıçalarını yalnızca dini inanç nedeniyle değil, aynı zamanda stratejik, toplumsal ve psikolojik ihtiyaçlarla da belirliyordu. "O dönem insanların kendilerini güvende hissetmek için tanrılara ihtiyaçları vardı" diyen Ümit, tarihi MÖ 5. - 4. yüzyıla uzanan 3200 metrelik surların ve denizden yüksekliğin koruma sağlamasına rağmen tarihi boyunca istilalara uğramış olan şehirde; Athena gibi savaş stratejisi, akıl ve bilgelikle ilişkilendirilen bir tanrıçanın koruyucu olarak seçildiğini belirtiyor. Aslında kabartmalarıyla ünlü Athena Tapınağı'nın sütunları bugün eksik. En önemli heykelleri Fransa, Amerika ve İngiltere'deki müzelerde ve İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergileniyor. 

 

Peki, kim bu Athena? 

 

Ümit, Athena'nın aynı zamanda sanatın, zanaatın de simgesi olduğunu anlatıyor. Ancak biraz daha geriye gitmemiz gerekiyor. Tek tanrılı dinlerin olmadığı o dönemde Pagan kültürünün hakim olduğunu anlatan Ümit, "En başta Titanlar vardı. İlk Titan, Toprak Ana Gaia'ydı ve eşi olan Uranos'u yarattı. Uranos gökyüzünü temsil ediyordu" diyor. 

 

Uranos çocuklarından korkuyor ve onları öldürmeye başlıyor. Annesi Gaia'yla anlaşan en küçük erkek çocukları Kronos ise Uranos'u hadım ediyor ve babasının lanetine uğruyor: "Korkuyor ve o da kendi çocuklarını yemeye başlıyor. İlk beş çocuğunu yiyor. Altıncı çocuk ise Zeus”. 

 

Zeus da babasını alt ediyor ve iktidarını kuruyor, baş tanrı oluyor. Ancak Zeus da hamile bıraktığı bilgelik tanrıçası Metis'i, çocuğunun kendisini devirmesinden korktuğu için yutuyor. Ardından müthiş bir baş ağrısıyla inlerken, demirci tanrı Hephaistos (Epestais), Zeus'un alnına bir balta indiriyor ve Athena, zırhı, mızrağı ve kalkanıyla babasının kafasından doğuyor. Zeus'un hakimiyetinde 12 tanrı ve tanrıçalardan oluşan bir konsol vardı. Bir tanesi de Zeus'un kızı Athena’ydı. Ümit'in aktardığına göre Athena'nın diğer simgeleri de onu özel kılıyor: Baykuş bilgelik, zeytin ağacı ise barış ve süreklilik anlamına geliyor. "Bugünkü Atina'nın adı verilirken mitolojiye göre 'Poseidon mu yoksa Athena'nın ismi mi verilmeli' tartışması yapılmıştı. Poseidon, Zeus'un abisi ve çok kudretli bir tanrı. Muhteşem bembeyaz bir at getiriyor, herkes bayılıyor. 'Savaş kazanmak için at lazım, at insanın en büyük dostudur' diyor. 

 

"Athena da zeytin getiriyor. 'Ben bir zeytin, bir ağaç, bir meyve getirdim ve ölümsüzdür' diyor. 'Ve binlerce yıl yaşar. İnsanoğluna çok büyük hizmetleri dokunur'. Ve onun ismi Atina'ya verilir.” Athena, yalnızca savaşları stratejiyle kazandıran bir figür değil aynı zamanda gücün, düzenin ve kontrolün sembolü. Troya Savaşı'nda tarafını seçerken bile bu kontrol duygusu öne çıkar. Bir çoban olduğu düşünülen Paris'e hangi tanrıçanın daha güzel olduğu sorulduğunda o, Afrodit'i seçmişti. Paris'in aslında Truva prensi olduğu ortaya çıkınca Athena, buna karşılık Yunanların yanında durmuş ve Truva'ya karşı cephe almıştı. 

 

Nereler görülebilir? 

 

Assos'ta yapılan ilk kapsamlı araştırma Fransız mimar ve arkeolog Charles Texier tarafından yapılmıştı. 1835'te Athena tapınağının kabartmalarını çizmiş ve kayıtlara geçmişti. 1881'de Amerikan Arkeoloji Enstitüsü'nün başladığı ve üç yıl süren ilk sistemli kazılarda çıkan Athena Tapınağı'na ait heykel ve mimari parçalar Boston Güzel Sanatlar Müzesi ile İstanbul Arkeoloji Müzesi arasında paylaştırıldı. 100 yıl sonra, 1981'de kazılar bu kez Türk arkeologlar öncülüğünde yeniden başladı. Bugünse hala ayakta olan 18 metre büyüklüğündeki batı kapısı kuleleri, Hellenistik dönemden kalma, çok iyi korunmuş durumdaki surlar, şehrin kalbi agora, öğrencilerin bedensel ve tarih ya da felsefe gibi fikrî eğitimler aldığı gymnasion, bouleuterion yani meclis binası ve tiyatro kalıntıları sizi 2000 yıl önceye götürüyor. 

 

Roma döneminde büyük yapılar yapılmadığı için Helenistik izler rahatlıkla görülebiliyor ki bu da Assos'u zaman içinde "bozulmamış" antik kentlerden biri haline getirmiş. Sahildeki liman ise Assos'un Midilli ve Avrupa'ya kolay geçiş sağlayan önemli bir ticaret noktası olduğunu gösteriyor. 

 

Aristo'nun izleri 

 

Athena Tapınağı'nın hemen yakınlarında bir başka büyük ismin izleri sürülüyor: Aristo. Eflatun'un öğrencisi olan Aristo, Assos'ta üç yıl kaldı ve burada bir okul kurdu. Ahmet Ümit, bu döneme dair anlatılan tatlı efsaneyi şöyle aktarıyor: "Assos Kralı Hermias'ın yeğeni ya da kız kardeşi olduğu söylenen Pythias'a âşık oluyor Aristo. Bu aşk nedeniyle burada kalıyor. Kimi anlatılarda ise Platon'un ideal devletini kurmak için buraya geldiği söylenir.” 

 

Bugün bile Aristo'nun bu okulunun kalıntıları varsayılan yer ziyaret edilebiliyor. Burası yalnızca bir filozofun yaşadığı yer değil, aynı zamanda felsefenin doğrudan tarihle buluştuğu ender alanlardan biri. 

 

Athena'dan bugüne 

 

"Assos'a yapılacak bir ziyaret Athena'nın doğuşundan, Aristo'nun felsefesine; Paganizmden İslam'a uzanan bir inançlar ve düşünceler zincirini keşfetmek anlamına geliyor" diyen Ümit, "Gittiğinizde yalnızca bir deniz tatili yapmıyorsunuz. Aynı zamanda insanlığın düşünsel ve inanç tarihine dair bir yolculuğa çıkıyorsunuz" diye ekliyor. Bugün hâlâ Athena'nın simgesi olan zeytin ağaçları Assos'un yamaçlarını süslüyor. Ve belki de bu kadim tanrıçanın gölgesi hâlâ taşların arasında, rüzgarın esintisinde geziniyor.